Eskiden markalar TV, radyo, basılı mecralar ve açık hava arenalarında çarpışırlardı. Bütün hünerlerini bu alanlarda gösterirlerdi. Kendilerini hatırlatmaya çalışır, zihinlerde doğru konumlandırma için elinden geleni yaparlardı. Sonra birgün sosyal medya akımı markaların da dikkatini çekti. Sosyal medyanın hedef kitleye ulaşma konusunda sağladığı kolaylıklar ve her geçen gün artan kullanıcı sayısı, markaları sosyal medyaya çekti. Artık markalar; hesaplar açıyor, fotoğraflar beğeniyor, yeni arkadaşlar ediniyor ve tabiki kendilerini tanıtmaya çalışıyorlar.
Sosyal medya biraz daha zorlu bir mücadele alanı. Bilginin paylaşım hızının artması ile birlikte, sosyal medyada herkes bilgi üreticisi. Ürün ve marka seçiminde sosyal medyada yer alan yorumların etkisi önemli bir etken. Hepimiz artık bir markaya yönelirken sosyal medyasını inceliyor, ona yapılan yorumları okuyor, markanın verdiği cevaplardan (cevap yoksa vay haline) bir izlenim oluşturmaya çalışıyoruz. Marka hakkında şikayetler bir hayli yüksek ise koşarak uzaklaşıyor ve hemen başka bir markanın hesabında buluyoruz kendimizi.
Bu derece riskli olan bu alanda markaların işleri zor. Yapacakları bir hata, binlerce kişinin markanızdan koşarak kaçmasına ve hatta rezil olmanıza neden olabilir. Ne de olsa güç hedef kitlenizde.
Günümüzde sosyal medya üzerinden kitlesi ile konuşmayan markaya ben marka demem. Milyonlarca kullanıcı ile konuşma fırsatını hangi marka teper? TV mecrasını bile geride bırakmaya oynayan bir alanda sen neden yoksun hocam? Asosyal marka mı olurmuş ! Olmaz. Orada olacaksın, sana yakışan dil aracılığıyla kitlen ile konuşacaksın. Paylaşımlar yapacaksın, beğeni toplayacaksın, ”al al al yerine ben burdayım” diyeceksin, özel günlerde tebrikler yayınlayacaksın falan filan. Şuan dev markalar reklam bütçelerinin büyük paylarını sosyal medyaya kaydırmakta. Bir bildikleri var, değil mi?
Gelelim Sosyal Medya Ajanslarına
Markaların sosyal medya hesapları profesyonel olarak yönetilmesi gerekir. Bu haftada bir görsel yap, arada bir GIF hazırla ve paylaş değildir. Markanın prestij ve imajına uygun bir konsept yaratılmalıdır. Uzun vadeli konseptler ile markanın bilinirliği arttırılmalıdır. Sosyal medya kullanıcılarının zihninde doğru bir konumlandırma hedeflenmeli ve stratejik adımlar atılmalıdır. Mesajlara ve yorumlara verilecek cevaplardan hiç bahsetmiyorum. O zaten işin olmazsa olmazı.
Ayrıca sosyal medya ajanslarının gündemi çok yakından takip etmeleri gerekir. Gündem ile alakalı içerikler hazırlayarak, markaya karşı duyulan sempatikliğini arttırabilirler. Bu tür içerikler, hazırlanan içeriğin, paylaşım gibi etkileşim sayılarını ve markanızın ulaştığı kitleyi arttıracaktır.
Ulusalda büyük ajanslar sosyal medya işini aşmış durumda. Ama yerele baktığımızda strateji, “Abi haftada bir görsel atıyoz 200 beğeni alıyoz işte”. Sosyal medya ajanslığı, markanın beğeni almasını tabi sağlayacak ama her şey “like” değil hocam. Bir zaman sonra beğen-geç olur markan. Kimse yaptığın içerikte iki saniyeden fazla kalmaz. Markaların tonla para yatırıyor bu mecraya; bir hedefi bir stratejisi olması lazım. Ajansların markaları sosyal medyada konuşturabilmeli. ”Bak ürünüm bu, al al al” demek yerine, bir mesajı sahiplenmeli ve o mesajla markaları zihinlere kazıyabilmeliler.
Siz firma olarak, sosyal medya ajansını seçmeden önce, ajansın yönettiği marka hesaplarına ve kendi hesabına göz atın. Belirli konsept üzerinden mesajını veren ajanslar sizin faydanıza olacaktır. Yoksa yeğeniniz de iki espri bir görsel yapıp paylaşabilir. Amaç paylaşım değil, etkileşimdir. Sosyal medya biraz daha zorlu bir mücadele alanı. Bilginin paylaşım hızının artması ile birlikte, sosyal medyada herkes bilgi üreticisi. Ürün ve marka seçiminde sosyal medyada yer alan yorumların etkisi önemli bir etken. Hepimiz artık bir markaya yönelirken sosyal medyasını inceliyor, ona yapılan yorumları okuyor, markanın verdiği cevaplardan (cevap yoksa vay haline) bir izlenim oluşturmaya çalışıyoruz. Marka hakkında şikayetler bir hayli yüksek ise koşarak uzaklaşıyor, hemen başka bir markanın hesabında buluyoruz kendimizi.
Bu derece riskli olan bu alanda markaların işleri zor. Yapacakları bir hata binlerce kişinin markanızdan koşarak kaçmasına ve hatta rezil olmanıza neden olabilir. Ne de olsa güç hedef kitlenizde.
Günümüzde sosyal medya üzerinden kitlesi ile konuşmayan markaya ben marka demem. Milyonlarca kullanıcı ile konuşma fırsatını hangi marka teper? TV mecrasını bile geride bırakmaya oynayan bir alanda sen neden yoksun hocam? Asosyal marka mı olurmuş. Olmaz. Orada olacaksın, sana yakışan dil aracılığıyla kitlen ile konuşacaksın, paylaşımlar yapacaksın, beğeni toplacaksın, ”al al al yerine ben burdayım” diyeceksin, özel günlerde tebrikler yayınlayacaksın falan filan. Şuan dev markalar reklam bütçelerinin büyük paylarını sosyal medyaya kaydırmakta. Bir bildikleri var, değil mi?
Gelelim Sosyal Medya Ajanslarına
Markaların sosyal medya hesapları profesyonel olarak yönetilmesi gerekir. Bu haftada bir görsel yap, arada bir GIF hazırla paylaş değildir. Markanın prestij ve imajına uygun bir konsept yaratılmalıdır. Uzun vadeli konseptler ile markanın bilinirliği arttırılmalıdır. Sosyal medya kullanıcılarının zihninde doğru bir konumlandırma hedeflenmeli ve stratejik adımlar atılmalıdır. Mesajlara ve yorumlara verilecek cevaplardan hiç bahsetmiyorum. İşin olmazsa olmazı o zaten.
Ayrıca sosyal medya ajanslarının gündemi çok yakından takip etmeleri gerekir. Gündem ile alakalı içerikler hazırlayarak, markaya karşı duyulan sempatikliğini arttırabilirler. Bu tür içerikler, hazırlanan içeriğin paylaşım gibi etkileşim sayılarını ve markanızın ulaştığı kitleyi arttıracaktır.
Ulusalda büyük ajanslar sosyal medya işini aşmış durumda. Ama yerele baktığımızda strateji, “abi haftada bir görsel atıyoz, 200 beğeni alıyoz işte”. Sosyal medya ajanslığı markanın beğeni almasını tabi sağlayacak ama her şey de “like” değil hocam. Bir zaman sonra beğen-geç olur markan. Kimse yaptığın içerikte iki saniyeden fazla kalmaz. Markaların tonla para yatırıyor bu mecraya, bir hedefi bir stratejisi olması lazım. Ajansların markaları sosyal medyada konuşturabilmeli, ”bak ürünüm bu, al al al” demek yerine bir mesajı sahiplenmeli ve o mesajla markaları zihinlere kazıyabilmeliler. Jay Baer’in dediği gibi “Sosyal medya pazarlamasına odaklanmayın, sosyal olmaya odaklanın“. Sosyal medya satış için kullanılabilir evet, ama bunu kitleler üzerinde sempati ve bilinirlik sağlanarak yapılmalı. Asosyal içine kapanık bir markanın, sosyal medya üzerinde sürekli içerik paylaşması ne anlam ifade eder ? Ama gündemi takip eden, sosyal mesajlar veren, sosyal medyada etkileşimi bol, dinamik bir markanın “beni tercih et” demesine gerek kalmadan kitleler markayı satın alma davranışına gidecektir. İçerikler yaratıcı, esprili, etkileşime açık olduğu sürece, insanlar içerikleri paylaşacak ve markanız sosyal medya hesaplarında konuşulan marka olacaktır. Bu yüzden sosyal medya firmaların satış yeri değil, kitleler ile iletişim kurma yeridir. Doğru sosyal medya yönetimi ile satış zaten kendiliğinden gelecektir.
Siz firma olarak, sosyal medya ajansını seçmeden önce, ajansın yönettiği marka hesaplarına ve kendi hesabına göz atın. Belirli konsept üzerinden mesajını veren ajanslar sizin faydanıza olacaktır. Yoksa yeğeninizde iki espri bir görsel yapıp paylaşabilir. Amaç paylaşım değil etkileşimdir.